16 Mart 2008 Pazar

Josephus eserlerinin giriş bölümleri : Iosepou Bios

Josephus’un Hayatı

Soyum bilinmeyen bir soy değildir, aksine rahiplerden gelmektedir. İyi bir soydan gelmeyi her bir kavim farklı bir temele dayandırır, biz Yahudilerde ise rahip sınıfıyla bağlantılı olma ihtişamlı bir soyun kesin işaretidir.

Diğer yandan soyum yalnızca rahiplerden oluşmamaktadır, dahası 24 aile bölümlemesinin ilkine mensuptular, her ne kadar bu konuda çokça fikir ayrılığı olsa da, ve bu ailenin en yüksek kavimindendiler. Anne tarafından ise kral soyuna mensubum.

Kavmimizin en uzun süreyle yüksek rahipliğini ve krallığını yapmış Haşmonilerin torunudur annem.

Bu noktada soy ağacımı vereceğim.

Büyük babam lakabı Psellus olan Simon’dur.

Yüksek rahiplerden Hyrcanus’un ismini verdiği, uzun süre rahiplik yapmış Simon’un oğlu olan bu Simon’dur. Psellus Simon’un dokuz çocuğu vardı. Bunlardan Matthias Ephaios’un oğlu olarak bilinir. Haşmoni oğullarının rahiplik yapan ilk kolundan ve rahip Simon’un kardeşi yüksek rahip Jonathos’un kızıyla evlilik yaptı, Hyrcanus’un yönetimde olduğu ilk dönemde lakabı Curtus olan Matthias adında bir oğlu oldu. Bundan İskender’in yönetiminin dokuzuncu yılında Josephus, Josephus’dan Arkhelaos’un yönetiminin onuncu yılında Matthias, Matthias’dan da Gaius Caesar’ın hükümdarlığının ilk yılında ben doğdum. Benim üç çocuğum oldu: Vespasianus Caesar’ın hükümdarlığının dördüncü yılında doğan en büyük oğlum Hyrcanus, yedinci yılında doğan Justus ve dokuzuncu yılında doğan Agrippa.

Soy ağacımı kamu tabletlerinde yazılıp kayıt edildikleri haliyle bulduğum şekliyle, söylediklerimi yanlış bilgilerle çürütmeye çalışan ve buna can atanlara bu şekilde aktarıyorum.

Babam Matthias yalnızca soyluluğundan dolayı saygın değildi, bundan öte en büyük şehrimiz olan Kudüs’te yaşayanlar arasında en saygın olanlardan biri olarak adaletli oluşuyla övgü topluyordu.

Adı Matthias olan, hem anne hem baba tarafından öz kardeşimle büyürken, hafızam ve anlama becerimle farklılık göstererek egeçtiğim eğitimde büyük başarı gösterdim.

Ondört yaşlarında henüz küçük bir çocukken yazıya duyduğum sevgiyle herkesden övgü toplar oldum, yüksek rahiplerden ve şehrin önde gelenlerinden kimseler yanıma yasalarımızın özel konuları hakkında ne bildiğimi öğrenmek için gelirlerdi.

Onaltı yaşlarımda mezheplerimiz konusunda deneyim kazanmak istedim. Bu mezhepler üç tanedir, birincisi Ferisilerin, ikinci Saddukilerin, üçüncüsü Essenilerin mezhebi, daha önce de birçok kez söylediğim gibi. Eğer tümünü iyice incelersem böylece en iyisini de seçebilirim diye düşündüm. Kendimi bunlara vererek, çokça da yorularak üçünden de geçtim.

Ancak edindiğim bu deneyimin yeterli olmadığını düşünerek ismini daha önce duyduğum Bannus adından çölde yaşayan, ağaçlardan edindiklerini giysi olarak kullanan, besin olarak kendiliğinden yetişen ürünleri yiyen, arınmak için gece gündüz soğuk suyla sık sık yıkanan bir münzevinin bağlı çırağı oldum. Yanında üç yıl kalıp, amacıma ulaştıktan sonra şehre geri döndüm.

19 yaşında Yunanlıların Stoacı okul dedikleri okula çok benzeyen Ferisi mezhebinin kurallarına uyarak hayatımı yönetmeye başladım.

Hiç yorum yok: