23 Ocak 2008 Çarşamba

Louis H. Feldman, "Hebraism and Hellenism Reconsidered"

Matthew Arnold’un “Hebraism and Hellenism” adlı ünlü makalesinden daha önce söz etmiştim, derslerimizde bu makale üzerinde durmuştuk, Tansu Hoca bu makaleyi ele alan ve genişleten bir diğer makalenin adresini gönderdi,yazıya
http://findarticles.com/p/articles/mi_m0411/is_n2_v43/ai_15524303/pg_1 adresinden ulaşabilirsiniz. Louis H. Feldman “Hebraism and Hellenism Reconsidered” adlı makalesinde, Arnold’un ortaya attığı savları tekrar ele alıyor, faydalı bir okuma oldu benim için. Espri ve anekdotlarla da zenginleştirmiş yazar çalışmasını.

Yahudilik’in mekandan çok zamanı esas alan bir din olduğunu söylüyor Feldman. Aziz Augustinus’a “Peki Tanrı yaratmadan önce ne yapıyordu?” diye sorduklarında cevabı şöyle olmuş. “Bu soruyu soranlar için cehennemi hazırlıyordu.” Tanrı için “önce” yoktur, çünkü tanrı zamanla sınırlandırılmamıştır, aksine zamanı da O yaratmıştır. Ancak Yahudi düşünce ve inanç dünyasında “önce” ve “sonra” iki önemli kavramdır. Öyle ki tanrının yarattığı en muhteşem şey zamandır, o halde bir Yahudi için yapılabilecek en kötü şey zamanı boşa geçirmektir, zaman bu anlamıyla kutsaldır. Bir çocuk Haham Menahem Mendel’e şöyle sorar: “Peki Tanrı nerede?” Cevap şöyledir: “ her ne zaman yüreğini açıp içeri alırsan. O halde soru “nerede” değil, “ne zaman” olmalıdır.

"arayngefalen via a yoven in a sukeh!"

Yaygın bir Yidce deyim bu, anlamı “Sukkaha düşmüş Yunan gibi!” Sukkah Yahudilerin Sukkot bayramında ikamet ettikleri yere verilen isim, bir nevi çadır. Yahudiler ve Yunanlılar arasındaki kültürel uzaklığı gösteren bir söz bu aslında. Latin Kilisesi Rahibi Tertullianus üçüncü yüzyılın başlarında Yahudilik ve Yunanlılık arasındaki uyuşmazlık ve bir yönüyle geçimsizliği şu ünlü sözüyle ortaya koyuyor: "Quid Athenae cum Hierosolymis?" “Atina’nın Kudüs’le ne işi olabilir ki?”

Ve bir fıkra: Bir Yahudi ve bir Yunan konuşuyor. “Atina’da son dönemde yapılan kazıları duydun mu?” diyor Yunan. “Duymadıysan söyleyeyim, kazılarda yerin altında döşeli kablolar buldular. Peki bu neyi kanıtlar? 2500 yıl önce, yani Perikles zamanında Yunanlıların telefon hatları vardı!”

Yahudi, yüzünde müstehzi bir gülümseme, Yunan’a döner. “Kudüs’de de son zamanlarda kazılar yapılıyor, ve bil bakalım yerin altında ne buldular? Hiç bir şey. Peki ya bu neyi kanıtlar? 3000 yıl önce, yani Süleyman’ın Krallığı döneminde, Yahudiler çoktan kablosuz iletişim fikrine sahiptiler!”
Findarticles.com sitesi daha önce de belirttiğim gibi zengin bir içeriğe sahip, “Judaism” anahtar sözcüğüyle yapacağınız aramada diğer faydalı makalelere de ulaşabilirsiniz.

20 Ocak 2008 Pazar

Yeni bir felsefe dergisi: Baykuş

Yayın dünyamıza merhaba diyen bir yeni dergi Baykuş, dergi daha yayınlamadan adını Tansu Hoca'dan duymuştum, Pierre Hadot'nun sık sık bahsettiğim "Philosophy as a Way of Life" adlı kitabından yaptığım iki çeviriyi de derginin danışma kurulunda olan okulumuz Felsefe Bölümü öğretim üyesi Ertuğrul Turan hocamızla paylaşmam yönünde bana cesaret vermişti Tansu Hoca.

Derginin ilk sayısı yayımlandı, başında yer alan Baykuş'tan adlı bölümde derginin amacı şöyle konmuş ortaya:

"Baykuş, insan nedir’i tartışmadan insan haklarının konuşulmasının, yasa nedir’i belirleyemeden anayasa yapmaya çalışmanın, sanatı düşünmeden Bienal’e gitmenin yaygın olduğu bir ortamda kavramsal altyapının da toplumsalın içerisinde ne denli önemli bir rol üstlendiğini açığa çıkarmayı amaçlamakta."
Uzun soluklu bir yayın hayatı diliyorum Baykuş'a.

Anti-semitizmin kökenleri ile ilgili ilginç bir kitap

Eva Groepler, Almanya'nın Frankfurt kentinde yaşayan bir araştırmacı. Ailesi Hitler döneminde Musevilere yönelik zulümden kaçarak Fransa'ya yerleşmiş, Gropler'in çocukluk ve gençliği de burada geçmiş. Üniversite yıllarında Almanya'ya yerleşmiş, Rowolt Yayınları için Sartre ve Beauvior'ın yapıtlarını Almanca'ya çeviriyor.

Bahsedeceğim kitabını ilk önce Hamburg'da yayınlanan Analysen und Kritik adlı dergi için dizi olarak hazırlamış, Belge Yayınları için de bu çalışmasını genişleterek kitap haline getirmiş. Kitabın tam adı "Anti-Semitizm, Antik Çağdan Günümüze Yahudi Düşmanlığı Tarihi", Süheyla Kaya çevirisiyle Eylül 1999'da yapılan ilk baskısını henüz bitirdim. Belge Yayınları'nın Marenostrum Dizisi'nin bir parçası olan kitap, Jean Paul Sartre'dan bir alıntı ile başlıyor:
"Yahudi sorununun çözümünü devrime bırakmak, doğrusu biraz kaytarmacılık olur! Sorun hepimizi ilgilendiriyor. Yahudilerle omuz omuzayız, çünkü anti-semitizm giderek, aşırı milliyetçiliğe, nazizme varır. Biz, İsrailoğullarının kişiliğine saygı göstermezsek, bizimkine kim gösterir?...

Karatenli yazar Richard Wright, şöyle dedi: “Amerika Birleşik Eyaletlerinde bir ‘Karatenli Sorunu’ değil, bir ‘Aktenli sorunu’ var.” Bizimse şöyle dememiz mümkün: Anti-semitizm bir Yahudi meselesi değil, bizim kendi meselemizdir.
Anti-semitizme karşı ilk derneği kurmak, Yahudiye değil, bize düşer. Yahudiler bütün haklarına kavuşmadıkça, hiç bir Fransız gerçek anlamda özgür olamaz! Fransa’da ve tüm dünyada, bir Yahudi, yaşamı konusunda endişe duyduğu sürece, hiç bir Fransız da kendisini güven altında sayamaz!"
1946'da söylediği bu sözlere tümüyle katılıyor, bunca cadı avcısının, 'onomastik' bilimine sırtını dayayıp akıl almaz sonuçlar çıkaran 'küçük ama mide bulandırıcı'lar ve tilmizlerinin cirit attığı bir ortamda, yazıyla çiziyle uğraşan her aydının, her entelektüelin, her münevverin ya da kendini nasıl konumlandırıyorsa öyle olan herkesin en azından bu can alıcı konuda ortak bir paydada buluşmasını diliyorum.
Dilekler, temenniler bir noktaya kadar şüphesiz, ancakJosephus'un dediği gibi "Ahmakların foyalarını sözlerle değil gerçek olaylarla meydana çıkarmalı." Eva Groepler işte o gerçek olayları, tarihsel bir sıralamayla okuyucuya hatırlatıyor, Antik Çağ'dan Haçlı Seferleri'ne, Orta Çağ'dan Reformasyon ve Aydınlanma Çağı'na Yahudi'ye ve Yahudi sorununa bakışı değerli kaynak kitaplara göndermeler yaparak sıralıyor. Auschwitz ölüm kampı için ayırdığı özel bölümde de kampın kuruluş süreci, Alman sanayisinin bu kıyımdaki katkısı, tıbbi deneyler ve kampın kurtuluşuyla ilgili ayrıntılı bilgiler var.
Antik Çağ'daki Yahudi karşıtlığı ile ilgili bölüm, kitabın genelindeki en kısa bölüm, bunda eldeki kaynakların azlığı ve yazarın kişisel görüşlerindense nesnel bilgiler vermeyi tercih edişinin etkisi var. Yine de Josephus'da da geçen Yahudiler'e atılan iftiralar hakkında önemli bilgiler veriyor yazar, hatta ilk kez bu kitaptan "kutsanmış ekmeğe hakaret" iftirasını öğrendim. Yine Yahudi damgasının kökenlerine de bu kitapta rastladım, paylaşmak isterim:
"Papa III. Innocent, yazılarında Yahudileri gizlice Hristiyanları öldürmekle suçlamaktan hiç çekinmiyordu. Onun tarafında 1215'de toplanan Dördüncü Lateran Konseyi'nde, tüm dünyadan yaklaşık 500 üst düzey din adamı Hıristiyanlar'dan ayırmak için göze çarpacak bir işaretle Yahudileri damgalamaya karar verdi. Bu karar Hıristiyan ülkelerde Yahudilerin (yalnızca onların da değil) taşımak zorunda kaldıkları utanç damgasının ortaya çıkması anlamına gelmektedir. Aşağılayıcı işaret, ülkeden ülkeye değişiyordu. Fransa, İtalya ve İspanya'da Yahudiler'in işareti giysileri üzerindeki yuvarlak bir lekeydi; Almanya ve Polonya'da ise komik bir şapka giymeleri gerekiyordu. Bu cezanın sonuçlarının ortaya çıkması pek uzun sürmedi. 14. yüzyıldan başlayarak Hıristiyan, hatta Yahudi sanatçılar bile Yahudileri bu işaretle yansıtmaya başladılar." (sayfa 16)
Groepler kitaba bir de Kilise hukuku ile Nazi önlemlerini karşılaştıran tablo koymuş, sözcükler farklı, tarihler farklı ancak amaçlar aynı. Bir kaç örnek: Kilise Hukuku Hıristiyanlarla Yahudiler arasonda evlilik ve cinsel ilişki yasağını koyuyor 306'da (Elvira Kilisesi), 15 Eylül 1935'de de Alman soyu ve onurunu koruma yasası çıkıyor. Yine Yahudilerle Hıristiyanların birlikte yemek yemesi yasağı 306'da konuyor, Nazi Dönemi Almanya'sında da Ulaştırma Bakanlığı'ndan İçişleri Bakanlığı'na şöyle bir mektup gidiyor: "Yahudilerin yemekli vagondan yararlanmaları yasaklanmalıdır."

Kitabın arka kapağında anti-semitizmin ülkemizde en az hesaplaşılmış konulardan biri olduğu söyleniyor, bu fikre katılmıyorum, aksine yüzyıllar boyunca huzur içerisinde birlikte yaşamışız bu topraklarda, farklı siyasal düşünce ve inanıştaki kimselerin Siyonizm'e karşı olmak kaygısıyla ve bunun pahasına günümüzde anti-semit bir tavrın içine düştükleri söylenebilir olsa olsa. Eva Groepler'in bu çalışmasını tüm araştırmacılara ve Yahudi karşıtlığının tarihsel kökenlerine bir giriş yapmak isteyen meraklılara tavsiye ediyorum.

Sahipsiz kediler için bir yuva

Çankaya'da Doğa Veteriner Kliniği sahipsiz birçok kediye geçici bir yuva olmuş, Gamze Hanım ve diğer hayvan dostları ellerinden geldiğince iyi bakmaya çalışıyorlar talihsiz bu küçük dostlara. Ben de hayırlı bir işe vesile oldum ve kuyruğu ezilmiş, belli ki insanlardan çok çekmiş bir bebek kediye 100. yıl Hayvan Barınağı'nın da yardımlarıyla yuva bulduk. Siz de hem kendiniz hem arkadaşlarınız hem de talihsiz bu bebekler için bir şey yapın, "kedilenmek" isteyen arkadaşlarınızı Doğa Veteriner Kliniği'ne yönlendirin, Farabi Sokak 4/7, telefonu (0 312) 426 36 58.

Albert Schweitzer'ın sözleriyle,"Until he extends his circle of compassion to all living things, man himself will not find peace..."

youtube.com'a ulaşabilmek için

Evet, youtube.com'a erişim bir kez daha engellendi, ttnet kullanıcıları bir kez daha ulaşamıyor görüntülere, bir kez daha yasaklayanlar adına biz utanıyoruz bu kararlardan ve ben bir kez daha www.opendns.com adresi üzerinden "yasaklı site"ye ulaşıyorum. Kimi performans sorunları yaşatabileceği konusunda şimdiden uyarıda bulunayım.

10 Ocak 2008 Perşembe

Arnoldo Momigliano - Essays on Ancient and Modern Judaism


Önde gelen İtalyan Musevi ailelerden birine mensup Momigliano (1908 - 87), 20. yüzyılın en kayda değer Yunan ve Roma Klasik Dönem tarihçilerinden biri. Yalnızca Yunan ve Roma'yla ilgili konuları değil, aynı zamanda Musevi kültür, din ve tarihsel kişilikleri hakkında kimi konuları da kaleme almış hayatı boyunca, ilk okumalarımız arasında yer aldığını hatırlayacaksınız. (Güncemin arama butonunu kullanarak Momigliano ile ilgili tüm yazılarımı görüntüleyebilirsiniz.)

Alien Wisdom: The Limits of Hellenization adlı kitabında 4. ve 5. kesitlerin çevirisini yapıp üzerinde konuştuk birinci dönemde, son derece yoğun bu makalelerden fazlasıyla faydalandım, Yunanlılar ve Yahudiler arasında tarih boyunca kimi zaman düşmanlığa varan kopukluğun kökenleri, iki tarafın birbirleri hakkında yazdıkları ne varsa detaylı bir sıralaması, Kutsal Kitap'ın Tekvin kısmında Yunanlıların ve diğer kabilelerin izini sürme ve daha bir çok konuyu bu makalelerle detaylı bir biçimde öğrendim.
Amazon.com'da gezinirken Momigliano'nun bir diğer kitabıyla karşılaştım, "Essays on Ancient and Modern Judaism". 'Search inside this book' uzantısını kullanarak (resmin hemen altında yer alıyor) içindekiler kısmını inceledim, 26 makaleden oluşan kitabın hemen hemen her makalesi, ama özellikle 6., 7. ve 8. kesitleri konumla doğrudan bağlantılı. Kitabı edinip, derslerimize dahil etmeyi ve tezimde ve ileriki çalışmalarımda kullanmayı planlıyorum.

Bu makaleler Yahudiler ve Yahudiliğin Yunan kültürü ile etkileşiminin derinlemesine bir analizini yapmakla kalmıyor, Gershom Scholem, Walter Benjamin ve Leo Strauss gibi çağdaş Yahudi bilginlerinin düşüncelerine de yer veriyor. Özellikle Momigliano'nun İtalya Yahudileri üzerine kaleme aldığı makalesi İtalyan tarihi, kültürü ve siyasetine Yahudilerin yaptıkları katkılar hakkında aydınlatıcı ve ilham verici.

Bu antoloji ilgi çekici olmakla beraber konusu itibariyle, daha çok uzmanlık alanı bu konular olan araştırmacılara hitap ediyor (yani bana :) ). Kitabı inceledikçe edindiğim bilgi ve görüşleri sizlerle paylaşmaya devam edeceğim.

9 Ocak 2008 Çarşamba

http://pandektis.ekt.gr/dspace/

Marios Hatzopoulos ve Tansu Hoca'nın bizleri haberdar ettiği bir adres http://pandektis.ekt.gr/dspace/. the Institute of Neohellenic Research, the Institute of Byzantine Research ve the Institute of Greek and Roman Antiquity'nin koleksiyonları sanal ortama taşınıyor ve bu siteyle Yunan tarih ve kültürüne ilgi duyan tüm araştırmacıların erişimine sunuluyor.

stumbleupon.com hakkında kısa bir not

İki aya yakın bir süredir kullandığım stumbleupon.com adresinin bana en büyük faydalarından biri de kullanıcıların gezindikleri siteler hakkında yaptıkları yorum ve eleştirilere bu siteden ulaşabilmem oldu. "Learn all you can from the mistakes of others. You won't have time to make them all yourself. " diyor Alfred Sheinwold, herhalde bu söz en çok da sanal alemi bilimsel çalışmalarda kullanırken yerine oturuyor. "İyi bir site"ye ulaşmak ya da onu etkin şekilde kullanmak hem yorucu hem de çokca zaman alan bir durum. Bu noktada benim bulduğum en kestirme yollardan biri stumbleupon'dan ulaştığım ya da yönlendirildiğim site hakkında yapılan yorumlara bir göz atmak ve özellikle verimli kullanımına yönelik ipuçlarını edinmek. Yorumların yetersiz kaldığı durumlarda stumbleupon'ın mesajlaşma uzantısını ya da forumları kullanarak siteyi öneren kişiye de sorular yöneltebilir ve sizden daha deneyimli birinden ihtiyacınız olan ipuçlarını edinebilirsiniz.
Şüphesiz bir siteye - hele de içeriği doluysa - zaman ayırıp, ardısıra açtığı sayfalar içinde kaybolmak, içeriğini altüst etmek de başka bir zevk, deneyimlerden faydalanmak kadar kendi deneyimini oluşturmak da ancak böyle sitelerle yapılabilecek bir şey zaten. Pierre Hadot makalesinde Stoacıların felsefeyi kimi alanlara böldüklerini ve o şekilde okullarında öğrettiklerini anlatıyordu, kuramsal, deneyimlendiği ve yaşamın içine dahil edildiği halleriyle kabaca. Sanal dünyayı da böyle bir bölümlendirmeyle tanıyıp, kullanmak fena fikir olmasa gerek; ilk başta ulaştığınız, sonra kurcalayıp sizden önce kurcalayanlardan fikir aldığınız ve sonunda etkin bir biçimde kullanacak hale geldiğiniz haliyle.
Doğru anahtar kelimeler ve "internet melekleri"nin de yardımıyla, sanal sörfünüzün keyifli olduğu kadar verimli olması dileğiyle.

http://findarticles.com/

Kitap ve makale taramalarında questia.com'dan sonra kullanabileceğimiz bir diğer site de Tansu Hoca'nın stumbleupon üzerinden gönderdiği findarticles.com sitesi. İşleyişi oldukça basit, anahtar kelimelerle arama yaparak makalelere ulaşabiliyorsunuz ya da genel bir başlık altında (teknoloji, sağlık, sanat gibi) sitenin sizin için sıraladığı makalelerden seçim yapabiliyorsunuz.

Yine aynı site üzerinden www.highbeam.com sitesiyle tanıştım, dergi, gazete, kitap ve makalelere bu siteden de ulaşabiliyorsunuz, 7 günlük deneme seçeneğini kullanarak sitenin içerik ve işleyişini daha yakından tanıyabilirsiniz.

www.learnoutloud.com

Tansu Hoca'nın tanıttığı bir diğer site learnoutloud.com. Geniş bir ses ve görüntü arşivine sahip olan siteyi etkin kullanmak için ilk adımım "quick start guide" butonunu tıklamak ve site içinde kısa bir gezintiye çıkmak oldu. Ardından bir hesap oluşturdum (register now).

Site iPod ve mp3 çalarlar için sesli kitaplara sahip, ürünleri anahtar kelimeler girerek görüntüleyebilirsiniz.

Deneme olarak yaptığım "Flavius Josephus" araması sonucunda "Yahudi Savaşı" adlı eserinin sesli okumalarına ulaştım Josephus'un, ikinci kitap 12. bölüm, Josephus'un Vespanius'un tutsağı oluşu bölümünü şiddetle tavsiye ederim, okuyucunun vurgularına da dikkat!

Dahası learnoutloud, teachoutloud adlı bir bölümü de destekliyor ve kendi bilginizi ister görüntüyle ister yalnızca ses kaydıyla ücretsiz ya da paralı olarak meraklılarıyla paylaşmanızı sağlıyor. Aynı hizmeti veren - hatta başlatan- youtube'daki görüntü kirliliğinden sıkıldıysanız ve/veya yalnızca "öğrenmek" isteyenlere yönelik bir alan arıyorsanız, bu bölümü kullanabilirsiniz. http://teach.learnoutloud.com/

Bahar döneminde gerçekleştirmeyi planladığımız Klasik Filoloji Seminerleri'ni ve diğer sunumlarımızı bu siteden paylaşıma açabilir, geniş arşivlerine biz de katkıda bulunabiliriz.